Blogumu taşıdım

Yeni bloga yönlendirileceksiniz. Beklemek istemiyorsanız:
http://ahmetalpat.wordpress.com

Salı, Ocak 13, 2009

Yasaklı Sitelere Erişim


287 KBlık Makat (Mahkeme Kararı Temizleyici)isimli ironik programı indirerek eskisi gibi her türlü tube' lu siteye girebilirsiniz.

Eğer ki giremediğiniz site olursa, buradan bildirimde bulunabilirsiniz.

Pazartesi, Ocak 12, 2009

Bozuk video dosyaları

"BS.Player medya dosyasını oynatamıyor. Gerekli kurulu kodek'e sahip değilsiniz, dosya hasarlı olabilir veya medya dosyası olmayabilir." hatası aldıysanız ve bunu birine sorduysanız kodek yükle derler.

Eğer ki Maxtor bir external harddiskiniz varsa ve bu hatayı onun içindeki video dosyalarını açmaya çalışınca alıyorsanız bilin ki o dosyalar bozulmuştur. Hem de nasıl bir bozulma.

Az önce çok kıymetli bir video arşivimin Maxtorda olduğunu hatırladım. İnşallah bozulmamıştır diye bir baktım ki... Hepsi uçmuş. Soyunu sopunu, gelmişini geçmişini, testinden su içmişini, kapının önünden geçmişini rahmetle ve minnetle anıyorum onun bunun çocuğu Maxtor..

Bu arada 400 filmim de uçtu ama tolere edilebilir bir zayiattı bu 400..

Tüm fotoğraflar da gitmiş, açılmıyor.

Video dosyalarını tamir edebilmek için aşağıda yazdıklarımı denemiştim ama işe yaramadı. Artık bit bit uğraşma vakti geldi. Şu finaller bir bitsin de 24 saatimi buna ayıracağım.

Buyurunuz efendim, belki işinize yarar ve lütfen bir çözüm yolu biliyorsanız bildiriniz.

Maxtor 500GB. Bu arkadaşı bir süre sonra sistem tanımadı. Hem Ubuntu hem de XP. XPnin verdiği hata "K:.. is not formatted. Dou you want to format it now?" diyordu. Ne yapacak bakalım diye formatla dediğimde de formatlayamıyorum abi kusura bakma hatası veriyordu. Bu olayı diski hiç formatlamadan bir programla diskin filesystemini değiştirerek çözdüm.

Windows açılışta diskte hata bulmaya başladı. Hani 10dan geriye sayıyor, "şimdi hatalara karşı denetlemek istiyor musunuz?" diyor ya, işte o. Bir kaç kere olduktan sonra denetle dedim. O kadar çok düzeltme yaptı ki rahat 45-50 dakika tuttu. Düzeltme esnasında adını sanını hiç duymadığım klasörleri bir yerlere kopyalıyordu.

Bunun ardından muzdarip olduğum hatalar vermeye başladı. Şöyle ki; bazı klasörleri açmıyor. Bazılarını açsa bile boş gösteriyor halbuki içinde 400 tane film var. İlk zamanlar güvenli kaldır yeniden tak yaptığımda düzeliyordu ama son zamanlara doğru hiç düzelmemeye başladı. Girdiği klasörlerdeki video hariç diğer dosyaları çalıştırıyor.

En büyük problemim divxlerimin açılmaması. BS Playerda, VLC Playerda, GOM Playerda açmaya çalıştığımda kodek eksik olabilir bulayım mı diyor. Bul diyorum bulamadım diyor. Halbuki ne GOM ne de VLC kodek modek dinlemez açardı.

Bu noktadan sonra özellikde video dosyaları için denediğim çözümler aşağıdaki gibi;

1- Dosya sistemi bozuk olabilir diye normal diske kopyalayıp oradan açmayı denedim. Aynı hatayı verdi.

2- Bozuk videoları tamir eden programlar var. 2-3 tanesinde denedim. Düzeltip dosya isminin başına [Recovered] yazıyor. Bu tamir edilmiş dosyalarda da aynı hatayı veriyor.

3-Her dosyanın başında onun ne dosyası olduğunu belirleyen bir kod parçası olur. avi ise avi, mp3 ise mp3 yazar. Acaba dosyayı mı bozdu diye bu kodları kontrol etmek amaçlı Hex okuyucu(sadece video için Hex okuyucu) kurdum. Bunlarla açıp bakayım dedim. Açmadı. Verdiği hata bu dosya video dosyası değil dedi. Buradan da dosya tipini bozduğu sonucunu çıkardım.

4- Aynı hex okuyucula [Recovered] olan videoyu okuttum, onu da okumadı. Belli ki video tamir programı da bir şey yapmamış.

5- Fiziksel bir hata olup olmadığını anlamak için sabit diskte gayet güzel çalışan video dosyalarından bir kaç tanesini Maxtora attım. Gayet güzel attı ama sabit diskte çalışan dosya Maxtor arkadaşta aynı hatayı vererek çalışmam dedi. Buradan da Maxtora atılan her video dosyasının tipini bozduğu sonucunu çıkardım.

6- Bu dosyaları Ubuntu üzerinden açmaya çalıştığımda ise "Couldnt determine type of stream" hatası alıyorum. Buradan da aynı çıkarımı yapıyorum.

7- Enteresan olan nokta; aralarından bazılarını bozmamıştı. Bunların bazılarını hala çalıştırabiliyorum. Daha enteresan olanı; bazılarını her zaman çalıştırabiliyorken bazılarını da bir kere çalıştırıp daha sonraki teşebbüslerimde aynı hatayı almam.

Velhasıl; problemin kendi içinde hiç bir tutarlılığı yok. Resmen kız gibi davranıyor.

Nolur yardım

Cumartesi, Ocak 10, 2009

Paul Graham the Lisperer

Paul Graham geliştirdiği bir kişisel mağaza yazılımını yahooya satarak milyoner olmuş bir yazılımcı. store.yahoo.com' a dönüşen bu yazılımı LISP ile yazmış. Tam bir LISP hayranı. Sitesinde essay' leri var. İçlerinden Undergraduation hoşuma gitti.

Özetle söylediği şey;
-Programcıysanız, LISP' e dönün.
-Programlama öğrenecekseniz LISP öğrenin.

İlginizi çekerse daha bir yığın makalesi var. Dili de gayet akıcı ve esprili.

Pis ciğer, kaka ciğer

Emrah Üstün blogunda dolmuşta finale giden öğrencilerin ellerinde gördüğü ezber kağıtları hakkında yazmış. Ardından da iyi bilimler diye bitirmiş.

Nerede bilim yapılıyor Emrah? Yahut lisans okurken bilim mi yapılır allaasen demek geldi içimden. Üstelik bunları mezun olamamaktan mütevellit "Öğrenim Görevlisi"ne dönüşmüş bir insan olarak yazıyorum.

Tüm olay mühendislik mantığı. O düşünme zincirini kurabilmek. Bu da ders geçmekle olacak şey değil. Zaten ciğer de pis.

Onları istiyorum! Nolursunuz?

Wish kelimesi amazon wish listimdeki kitaplara sahip olma arzumu ifade etmek için yeterince güçlü değil. Amazon! Değiştir bacım.

Processing...

Arduino' nun sister projecti olan Processing' le ilgileniyorum bu aralar. Mesleki anlamda pek işime yaramaz gibi görünse de Data Visualization hoş bir şey.

Bugün aklıma bir kişi ile bir olayı bağlantılandırmak için bu ikisine ait patternlerin görselleştirilmesi ve algoritmanın eksikliğinden kaynaklanabilecek ilişkilendirememe durumları için bu patternleri görselleştirip insan zekasından da faydalanmak gibi bir sistem geldi.

Bunu da acaba Processing' le yapabilir miyiz diye düşündüm. Tabi önce processing öğrenmek lazım.

Here they are demiş şair:

Diferensiyel Denklem

Hayat dediğin diferensiyel bir denklem imiş.

Salı, Aralık 30, 2008

Meksika Sınırı

youtubedan Tarık Tufan, Selahattin Yusuf ve İsmail Kılıçarslan' ın beraber hazırlayıp sundukları Meksika Sınırı' nı izliyorum. Konukları Sırrı Süreyya Önder. Bir insan bu kadar mı dolu olur yahu! İzlerken dayanamadım not almaya başladım.

Cuma, Aralık 12, 2008

Ölü Tavuk

Az önce yedim bir tanesini. Sulu sulu süper oldu. Tabi tavuğa sulu sulu denince pek iştah açıcı olmuyor ama yerken öyle değil.

Tarif şöyle: Göğüs alıyorsunuz. Kalın olduğunu düşünüyorsanız enlemesine ortadan kesiyorsunuz. 1 cmden daha ince olmamasına dikkat edin zira kuruyor.

Bir yüzünü olabildiğince kısık ateşte bekletin. Teflon tava kullanmak iyi olur. Suyunu salmasını bekleyin. Salınca da bekleyin. Hep bekleyin. Ta ki tavaya temas etmeyen yerler de içten içe beyazlayıncaya kadar. Sonra diğer yanını çevirin. İlk yanın 5te 1 i kadar süre yeterli. Afiyet olsun.

Tavuk alın gelin size de yapayım.

Pazartesi, Aralık 08, 2008

Klavye

Klavyemin üst rakam tuşları bozulduğu için yenisini aldım. Logitech Ultra Flat. Siyah, ince, yazma hissi çok iyi.

Eskisini çöpe attım. 1 saat kadar önce aklıma elektronik keylogger yapma fikri geldi. Gecenin bir yarısı gidip çöpten geri aldım. Elektronik devresini çıkardım.

Keylogger Keystroke Loggerın kısaltılması. Yani tuş kaydedici. Bunların 2 cinsi var. 1- Yazılım, 2- Donanım.
Klavyelerde bir ROM [(Read Only Memory)(Sadece Okunabilir Bellek)] vardır. Basılan tuş kendine has bir devreyi tamamlar ve ROMa 1 ve 0 lardan oluşan bir veri gönderir. Bu veri ROMda kayıtlı olan 0 ve 1 tablolarıyla karşılaştırılır. Bu tablolardaki harfin hex değeri PS/2 portu üzerinden kasaya gönderilir. Klavye sürücüsü bunu yorumlar ve ekranda bastığımız tuşları görürüz. Yukarıda gördüğünüz PS/2 portu.

Devresini çalıştırmayı becerebilirsem kablosuzunu yapmayı düşünüyorum. Şurada 200$.

Burada kablosuzunun devre şeması ve kaynak kodları var. Devre Atmel üzerine tasarlanmış. Elimde şu an sadece PIC olduğu için devreyi PIC' e uyarlayacağım.

Pazartesi, Aralık 17, 2007

Kapak olsun

Elif Yıldız' ın kitap kapakları üzerine yazdığı bir yazı. Kapakların değişim kronolojisi özetle böyle:
"17. yy'la birlikte Batı etkisi ile natüralist çiçek motifleri ve sadeleşme başlar. 18. ve 19.yüzyıl'da barok sanatı etkisi ile kadife kapaklar da rağbet görür. Almanya ile yakınlaşmamız Alman tarzı ebru üzerine kitap etiketi olan kapakların yaygınlaşmasını, sonraki yıllarda Fransa ile yakınlaşmamız yazıların düz bir fon üzerinde hakim olduğu sade kapakların moda olmasını beraberinde getirir."

Yazının tümü burada

Categories